Proje Yönetim Metodolojiniz var mı?

Merhabalar,

Bu yazımda sizlere özellikle yeni kurulan Proje Yönetim Ofisleri tarafından zaman zaman atlanan ama aslında temel bir ihtiyaç olan bir soruyu cevaplamak istiyorum.

Kurumunuzda tanımlı bir Proje Yönetim Metodolojisi var mı?

 

Proje Yönetim Metodolojisi Nedir?

Öncelikle PYM (Proje Yönetim Metodolojisi) ‘nin tanımıyla başlayalım. Proje Yönetim Metolodojisi, yürütülecek projelerin etkin şekilde yönetilmesi adına oluşturulmuş bir prosedürdür. Buradaki tanımlar tamamen kurumun şartlarına ve Proje Yönetimi’nin temel şartlarına uygun olarak hazırlanmalıdır. Yeni kurulan proje yönetim ofislerinin en büyük hatası bu metodolojiyi oluşturmadan harekete geçmesidir. Özellikle yeni ofislerin en temel ve ilk işi bu metodolojiyi oluşturmak olmalıdır.

Proje Yönetim Metodolojisi Nasıl Oluşturulur ?

PYM oluşturulması işlemi başta zamanınızı alacak, ama sonrasında büyük kazançlar elde edeceğiniz bir adımdır. Dolayısıyla çok detaylı bir şekilde ihtiyaçlar belirlenmeli ve gerekli aksiyonlar alınmalıdır.  Adım adım ilerleyecek olursak;

  • PMI tarafından kabul edilmiş Proje Yönetim Süreçlerinin incelenmesi ve metodolojinin bu temel süreç başlıkları içerisinde planlanması gerekiyor.
  • Sonrasında kurum politikaları, prosedürleri ve süreçleri dikkatli bir şekilde incelenmelidir.
  • Projelerin oluşma süreci dikkatli bir şekilde incelenmelidir.
  • Üst yönetim beklentileri alınmalıdır.
  • Fonksiyonel yöneticiler ile görüşülerek proje yönetimi anlamındaki ihtiyaçları alınmalıdır.
  • Son aşamada personelin ihtiyaçları ve yaşadığı sıkıntılar farklı grup toplantıları ile belirlenmeli ve metodoloji oluşturulurken bunlar da dikkate alınmalıdır.

Gereksinimler belirlendikten sonra Proje Yönetim Ofisi çalışanlarının biraraya gelerek taslak bir akış üzerinde çalışması ve bu taslak üzerindeki detayları belirlemesi gerekmektedir. Metodoloji oluşturulurken yapılması gereken çalışmalar 2 aşamaya ayrılabilir.

  1. Proje Öncesi Yapılması Gereken Adımlar
  2. Proje Yönetim Sürecinde Yapılması Gereken Adımlar
  1. Proje Öncesi Yapılması Gereken Adımlar

Metodoloji oluşturulurken proje öncesi yapılması gereken adımları özetlersek;

  • Proje Yönetimi Yazılım Aracının Belirlenmesi: Teknoloji çağında artık attığımız her adım kayıt altında. Dolayısıyla iyi bir metodoloji için bir sistem ve tool ihtiyacı kesinlikle mevcut. Bu yüzden ilk adım bir proje yönetimi yazılım aracının uygulamaya alınması ve yapılacak her işlemin buradan yönetiliyor olmasını sağlamaktır.
  • Her Projenin Mutlaka Bir Talebi Olmalıdır : Birgün gelirde üst yönetiminiz size bu projeyi neden yaptınız, kim söyledi gibi bir soru sorduğunda anlamsız bir ifadeyle kalmamanız adına her proje için mutlaka bir talep açılmasını ve bu talebin son aşamada proje sponsoru tarafından onaylatılmasını sağlayan bir süreç tasarlayın (proje yönetimi yazılım aracı ile).
  • Her İş Proje midir? : Metodolojinizi hazırlarken yapılan her çalışmayı proje olarak ele almamanız Bildiğiniz üzere proje, başlangıç ve bitişi belli olan benzersiz (tekrarlamayan) işler olarak özetlenebilir. Talep ise daha çok kısa süreli ve tekrarlayan işler gibi görülebilir. Tabiki bu tanımlar bazen bu ayrımı yapmaya yetmeyebilir. Dolayısıyla neye proje, neye talep diyeceğinizi iyi belirleyin. Bunun için ölçülebilir kriterler koyun. Örneğin; 30 adam.günden az eforlu talepler proje değildir gibi…

Eğer bu bir projedir diyebiliyorsak proje sürecindeki adımlara geçebiliriz.

  1. Proje Sürecinde Yapılması Gereken Adımlar

Bildiğiniz üzere Proje süreçleri, Başlangıç, Planlama, Yürüme, İzleme/Kontrol ve Kapanış adımlarından oluşmakta.

Tabiki her projede aynı metolodolojiyi uygulamak mümkün olmayabilir. Dolayısıyla ilk adım projeleri sınıflara ayırmak ve sonrasında önceliklendirmek olmalıdır.

Bu nedenle Proje Sürecinde yapılması gereken adımları 3 ana başlık altında toplayabiliriz.

  • Proje Ölçeklendirme
  • Proje Önceliklendirme
  • Proje Yönetim Süreci

Proje Ölçeklendirme

Proje ölçeklendirme işlemini kurumunuzun şartlarına paralel olacak şekilde dilediğiniz gibi yapabilirsiniz. Genel kullanım, KÜÇÜK / ORTA / BÜYÜK proje şeklinde yapılan sınıflandırmalardır. Böyle bir sınıflandırma yaparak her projede aynı detaylara girmenize gerek kalmayacaktır. Bu sınıflandırma yapılırken de belirli ölçülebilir kriterler belirlenmeli ve mümkün olduğunca yoruma kapalı olmalıdır. Örnek bazı kriterleri paylaşacak olursam;

  • Proje Süresi,
  • Çalışma Eforu,
  • Maliyet,
  • Proje Risk Seviyesi vb.

Her bir kriter için yapacağınız sınıflandırmaya giren aralıklar belirlenmeli ve bir skorlama algoritmasına göre projenin sınıfı/tipi belirlenmelidir.

Proje Önceliklendirme

Proje talebi iletildi, proje kararı verildi ve ilk aşama olarak projenin büyüklüğü tespit edildi.

İkinci aşama olarak ise projenin önceliği belirlenmelidir. Bunun için de yine belirli ölçülebilir kriterler konmalı ve yoruma çok fazla açık olmayan bu kriterler ile projenin önceliği belirlenmelidir. Proje öncelik puanı, kurumun stratejik hedeflere ulaşmasında baz alınabilecek önemli bir değer olacaktır. Kullanılabilecek bazı örnek kriterleri paylaşacak olursam;

  • ROI
  • Talep Kaynağı
  • Uygulamaya Geçme Kolaylığı vb..

Her bir kriter için puanlamalar belirlenmeli ve alınacak toplam skora göre projenin öncelik değeri belirlenmelidir.

Proje Yönetim Süreci

Bölümün başında belirttiğim gibi Proje süreçleri, Başlangıç, Planlama, Yürüme, İzleme/Kontrol ve Kapanış adımlarından oluşmakta. Tüm bu adımlar için metodolojide yapılması gerekenler proje tipine göre belirlenmeli ve projeler bu matris yapıya göre yönetilmelidir. Örnek bir matris paylaşacak olursam(*);

Phase Activities/Deliverables Project Class
Small Medium Large
Initiating
Initiating Project Request Document (PID) X X X
Business Case X X X
Project Governance X X
Assign Project Manager/Lead X X
Planning
Planning Planning Kick-Off Meeting X X
Project Charter X X
Work Plan – Schedule Development X X
Project Team Structure/Roles & Responsibilites X X
Risk Management Plan X
Time Management Plan X
Cost Management Plan X X
Resource Plan/Team assignments X
Issue Management Plan X
Communications Management Plan X X X
Scope Management Plan X
Phase Sign-off Document X
Executing/Implementing
Executing
Implementing
Project Kick -off Meeting X X
Manage Communications X X X
Manage Risks X X
Manage Schedule X X
Manage Scope X X X
Manage Costs X X
Manage Issues X X
Closure
Closure Formal Acceptance X X
Transition to Production/Operations X X X
Contract Closure X X
Lessons Learned X
Project Sign-off/Closure Document X X X
Celebrate X X
Monitoring & Controlling
Monitoring
&
Controlling
Status Report X X X
Visual Project Plan X X
Perfomance measures X
Document Issues X X
Conduct Status Review meetings X X
Change Requests X X

(*)https://hcis.healthcare.uiowa.edu

Yukarıda da görüldüğü üzere projeler büyüklüklerine göre yönetilmeli ve hangi büyüklükteki projenin hangi aşamalardan geçmesi gerektiği yine metodolojinizde kesin olarak yer almalıdır.

 

Doküman Templateleri

Bu matris belirlendikten sonra yapmanız gereken iş, doküman templatelerini oluşturmak olacaktır.

Yukarıda yer alan matristeki her bir madde için kurumsal bir şablon oluşturulmalı ve bu şablonlar doldurulmuş örnekleri ile birlikte tüm kurumun erişebileceği bir yerde muhafaza edilmelidir. Örnek dokümanları internet araştırmaları ile kolaylıkla elde edebilirsiniz. Herhangi bir sorun yaşamanız durumunda Bana Ulaşın adımından benimle de iletişime geçebilirsiniz.

Başlangıç – Planlama – Yürütme – İzleme / Kontrol ve Kapanış

Tabiki proje yönetim metodolojisinin en önemli adımları proje yönetim süreçleri içerisinde yer alacak adımlar olacaktır. Fakat bu adımlar metodolojiniz olmasa da her proje yöneticisinin zaten uyguladığı adımlar olduğu için bu yazımda çok fazla değinmeyeceğim.

Burada dikkat edilmesi gereken ve metodolojiye mutlaka eklenmesi gereken husus, hangi işlemin kim tarafından yapılacağı ve kim/(ler) tarafından onaylanacağının belirlenmiş olmasıdır. Bu adımlara metodolojinizde yer verir iseniz proje yönetimi sürecinde herhangi bir sorunla karşılaşmayacaksınızdır.

Tabiki bu aşamada Proje Yöneticisinin belirlenmesi de metodolojide yer almalıdır. Bazı Proje Yönetim Ofisleri tüm projeleri yönetecek insan kaynağına sahip olmayabilir ya da farklı gerekçelerden ötürü sadece belirli projeleri yönetiyor olabilir. Dolayısıyla burada özellikle vurgulamak istediğim konu, proje yöneticisini belirleme sürecinin de metodolojide kesinlikle yer alması olacaktır.

Metodolojimiz Hazır !

Metodolojinizi hazırladınız. Hemen tüm kuruma metodolojimiz hazır diye bir mail atabilirsiniz. Ama atmayın J

Unutmayın ki bu metodoloji tüm kurum tarafından uygulanacak. Dolayısıyla mutlaka onların son bir görüşünü ve onayını almanız herkesin bu metodolojiyi benimsemesi açısından önem arzetmektedir.

Yapmanız gereken, sırasıyla önce üst yönetime, sonrasında da fonksiyonel yöneticiler ile diğer tüm proje yöneticilerine metodolojinizi anlatmanız ve hedeflerinizi iyi bir şekilde ifade etmeniz olacaktır. Bu adımı gerçekleştirdikten sonra son değişikliklerinizi yaparak metodolojinizi yayınlayabilir ve uygulamaya geçirebilirsiniz.

Umarım böyle bir çalışma planlayanlar için bir fikir oluşturabilmişimdir. Herhangi bir konudaki soru ya da görüşleriniz için Bana Ulaşın adımından benimle iletişime geçebilirsiniz.

Saygılarımla,

Erkan ÇİNKO, MSc, PMP, PSM I

PROFESSIONAL SCRUM MASTER 1 – PSM 1 SERTİFİKASI HAKKINDA

PSM_I

AGILE & SCRUM; yazılım dünyasının yeni trendi. Aslında bu yazımda bu trend ile ilgili bilgiler vermeyeceğim; çünkü ilgili bilgileri internette bulmak oldukça kolay; fakat sertifikasyon süreci ve özellikle sertifikasyon sınavları ile ilgili kaynak bulmak biraz daha zor. Ben de bu yüzden sınavını yeni geçtiğim PSM I sertifikası assessment süreci hakkındaki bir yazının sizlere daha faydalı olabileceğini düşünerek bu konu üzerine eğilmek istedim.

Nedir Bu PSM I?

Öncelikle PSM I sertifikasının dünyada oldukça popüler olduğunu ve Türkiye’de de saygınlığının giderek arttığını belirtmek isterim. Scrum sertifikasyonu, Scrum.org ve ScrumAlliance.org adlı iki organizasyon tarafından gerçekleştirilmektedir. Aslına bakarsanız ikisi de benzer sertifikasyonları sağlamaktalar. Ancak şu an için ScrumAlliance.org daki üye sayısının Scrum.org a göre çok daha fazla olduğunu belirtmek isterim. Ben bu yazımda Scrum.org sertifikasyon sürecinin nasıl olacağından bahsedeceğim. Scrum.org sertifikasyonları, Scrum rollerine göre isimlendirilmiştir. Örneğin Scrum Master sertifikasyonu aldığınızda, “Professional Scrum Master” olursunuz. Belirli ücretler karşılığında, Scrum.org‘un sağladığı sınavlara online olarak katılabilir ve sertifikanızı alabilirsiniz. Scrum.org‘un sağlamış olduğu sertifikaları şöyle sıralayabiliriz:

Scrum.org sertifikaları arasında bağlantılarda bulunmaktadır. Örneğin PSM II alabilmek için, önce PSM I almış olmanız gerekmektedir.

Gelelim PSM 1 Sınavının Özelliklerine

PSM 1 sınavı çoktan seçmeli 80 sorudan oluşmakta. Başarılı olabilmeniz için 80 sorudan %85 başarı, yani en az 68 doğru yapmanız gerekiyor. Sınava internete bağlı herhangi bir bilgisayardan girebiliyorsunuz. Yapmanız gereken tek şey http://www.scrum.org a üye olmak ve herhangi bir eğitim programı almadıysanız 150 dolarlık sınav giriş ücretini ödemeniz. Eğer bir eğitim almış iseniz -genellikle bu eğitim programına 150 $ lık sınav ücreti dahil edilmiş olur- evinizden, iş yerinizden ya da dilediğiniz farklı bir ortamdan sınava kendi başınıza girebilirsiniz. Size sınava giriş için bir şifre maili gelecek ve bu şifre ile PSM I sınavına giriyor olacaksınız.

AMAN DİKKAT !

Sınav süresi yalnızca 60 dakika. İnternet bağlantınız koptuğu anda sınav için süreniz devam edecek. Dolayısıyla internet bağlantınıza güvenebileceğiniz bir lokasyonda sınava girmeniz çok önemli.

Sınava Nasıl Hazırlanmalı ?

İnternette yaptığınız araştırmalarda birçok farklı yöntem ve sınav için okumanız gereken birçok kitap önerileri görebilirsiniz. Bu kitapların hepsi scrum felsefesini anlayabilmek için çok önemli ve kesinlikle okunması gereken kitaplar. Ben bu yazımda sertifika konusunda aceleci olanlar için AGILE bir sınav hazırlık programı yayınlayacağım 🙂 Ama zamanı olanlar sınavdan önce bu kitapları tabiki okuyabilir; kesinlikle faydalı olacaktır. Gelelim AGILE hazırlık programımıza. Yaklaşık 2 hafta süren aşağıdaki programı uygulamanız durumunda sınavı geçmeniz oldukça kolaylaşacak.

  1. Agile metodolojisi ile ilgili bir eğitim alınması: Eğitim almadan da sınava girebilirsiniz; ama şahsi fikrim en az 2 günlük bir eğitimi mutlaka ama mutlaka alın, işiniz çok daha kolaylaşacak.
  1. Scrum guide ı ingilizce ve türkçe olarak en az 3’er kez okuyun. (2 gün)

İng:        http://www.scrumguides.org/scrum-guide.html

Türkçe:  http://www.scrumguides.org/download.html

  1. Scrum.org da yer alan open assessment da 5 kez ardarda %100 yapana kadar tekrar tekrar çözün. Bu soruların bazıları birebir olarak gerçek sınavda karşınıza çıkıyor. (3 gün)

https://www.scrum.org/Assessments/Open-Assessments/Scrum-Open-Assessment

  1. İnternette bulabileceğiniz gerçeğe yakın deneme sınavlarını en az 3 kez aklınıza iyice işlenene kadar çözün. (3 gün)
  1. Scrum.org daki forumların okunması: Sınavda en çok işinize yarayacak ama çalışma süresinde size en çok zaman kaybettirecek bölüm burası. Forumda yapılan yorumları okumak çok önemli. Sorular ve yapılan yorumların nedenlerinin iyice irdelenmesi gerekiyor; çünkü sınavda forumda yer alan soruların çok benzerleri de çıkabilmekte. O yüzden forum, forum, forum ! (3 gün)
  1. https://www.scrum.org/Assessments/Open-Assessments/Scrum-Practitioner-Open-Assessment

da yer alan 15 soruluk sınavdan 3 kez üstüste en az 14/15 yapabilmek (5. Maddedeki sorulara iyi çalışırsanız bu soruları yapmak oldukça basit gelecek). (2  gün)

ve bir not; bir “Agile Bilgi Bankası” haline gelen all4agile.com blogunu mutlaka inceleyin. Hem agile kavramı, hem de scrum ile ilgili birbirinden faydalı birçok blog yazısını okuyarak konuya çok daha hakim olabilirsiniz.

VE MUTLU SON 🙂

Çalışmalarınızın karşılığında sınavı geçmek ve sonucunda adınıza düzenlenmiş sertifikayı almak müthiş bir duygu. Sizlerin de bunu artık kolaylıkla başarabileceğinize inancım tam. Çalışma programımı uygulayan arkadaşlar, sınavındaki başarı durumu ve önerileri ile ilgili olarak beni bilgilendirir ise çok mutlu olurum. Sınava girecek arkadaşlara sonsuz başarılar dilerim.

Product Owner Sertifika sınavına hazırlık icin aşağıdaki PSPO yazımı okuyabilirsiniz.

Tüm soru ve görüşleriniz için Bana Ulaşın  adımından benimle iletişime geçebilirsiniz.

Saygılarımla,

Erkan ÇİNKO, PMP, PSM I, PSPO I, MSc

SAFe Agilist Sertifikasyon Süreci ve Çalışma Materyalleri

SAFe Hakkında Genel Bilgi
SAFe (Scaled Agile Framework), büyük ölçekli organizasyonlarda Agile yazılım geliştirme uygulamalarını yönetmek için kullanılan bütünsel bir çerçevedir. SAFe, ekiple çalışmanın, sürdürülebilir eylemler gerçekleştirmenin ve etkili sonuçlar elde etmenin yollarını tanımlamaktadır. SAFe’nin temel amacı, karmaşık sistemleri tasarlayan, geliştiren ve dağıtan organizasyonların, hızla değişen iş ortamlarında rekabet avantajı elde etmelerinde yardımcı olmaktır.

SAFe Agilist Sertifikasyonu
SAFe Agilist Sertifikasyonu, SAFe çerçevesinin temel prensiplerini ve uygulamalarını anlayan bireyler için verilen bir sertifikadır. Bu sertifikaya sahip olmak, bir kişinin büyük ölçekli Agile projeleri yönetme ve organizasyonlarına Agile prensiplerini benimsetme yeteneğini kanıtlamasına olanak tanır.

SAFe Agilist sertifikası, Agile ekosistemi ve SAFe çerçevesinin temel unsurları hakkında bir anlayış sağlamayı amaçlamaktadır. Sertifikasyon süreci, bir eğitim kursuna katılmayı ve ardından SAFe Agilist (SA) sınavını başarıyla geçmeyi içermektedir.

SAFe Agilist Sertifikasyon Süreci
SAFe Agilist sertifikasyonu, aşağıdaki adımları içeren bir süreçten oluşmaktadır:

SAFe Agilist Eğitimi: SAFe Agilist sertifikasyonunu elde etmek için, öncelikle bir SAFe Agilist eğitim kursuna katılmanız gerekmektedir. Bu kurs, SAFe’nin temel prensiplerini, uygulamalarını ve çerçevenin nasıl uygulanacağını kapsayan kapsamlı bir eğitim sunar. Eğitimin genellikle 2 gün sürdüğünü unutmayın.

Sınav Başvurusu: Eğitimi başarıyla tamamladıktan sonra, SAFe Agilist sertifikasyonu için sınava başvurmanız gerekmektedir. Sınav, resmi SAFe eğitim sağlayıcısı tarafından sağlanır ve çevrimiçi olarak gerçekleştirilir.

Sınavın Tamamlanması: Sınavı başarıyla geçmek için belirli bir yüzdelik puan elde etmeniz gerekmektedir. SAFe Agilist sertifikasyonu için ön gereklilik olan bu sınav, SAFe prensiplerini ve uygulamalarını anladığınızı ve etkili bir şekilde kullanabileceğinizi göstermeniz için tasarlanmıştır.

4.Sertifika Alımı: Sınavı başarıyla tamamladıktan sonra, SAFe Agilist sertifikası almak için resmi sertifika sürecini takip etmeniz gerekmektedir. Sertifika size e-posta yoluyla gönderilecek ve SAFe Agilist olarak resmi olarak onaylanmış olacaksınız.

SAFe Agilist Çalışma Materyalleri
SAFe Agilist sertifikasyonu için çalışma materyalleri, SAFe çerçevesini ve Agile prensiplerini anlama ve pratikte uygulama becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olur. Aşağıda, SAFe Agilist sertifikasyonu için kullanabileceğiniz bazı çalışma materyallerini bulabilirsiniz:

SAFe Çerçeve Belgeleri: SAFe web sitesinde, SAFe’nin çeşitli unsurlarını ve uygulamalarını anlatan bir dizi belge bulunmaktadır. Bu belgeler, SAFe Agilist sertifikasyonu için çalışırken başvurabileceğiniz önemli bir kaynaktır.

Kitaplar: SAFe hakkında çeşitli kitaplar mevcuttur ve bu kitaplar SAFe çerçevesini ve uygulamalarını daha derinlemesine anlamanızı sağlar. “SAFe Distilled” ve “SAFe 5.0 Reference Guide” gibi kitaplar, SAFe Agilist sertifikasyonu için iyi bir referans kaynağı olabilir.

Eğitim Kursları: SAFe Agilist sertifikasyonu için resmi eğitim kursları, çalışma materyalleri ve örnek senaryoları içeren kapsamlı bir öğrenme deneyimi sunar. Bu kurslar, SAFe prensiplerini daha iyi anlama ve uygulama becerilerinizi geliştirme konusunda size yol gösterecektir.

Sonuç
SAFe Agilist sertifikasyonu, büyük ölçekli Agile projeleri yönetme ve organizasyonunuzda Agile prensiplerini benimseme konusunda yeteneklerinizi kanıtlamak için mükemmel bir yol sağlar. SAFe Agilist sertifikasyonu süreci sınavdan önceki eğitimden sınavı tamamlamaya kadar devam eden bir süreçtir ve çeşitli çalışma materyalleri kullanarak sertifikasyon sürecinizi destekleyebilirsiniz.

Not: Bu yazı, SAFe Agilist sertifikasyon süreci ve çalışma materyalleri hakkında genel bilgiler sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Sertifikasyon süreci ve çalışma materyalleri hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için resmi SAFe web sitesini ziyaret etmenizi öneririz.

Bu yazı yapay zeka ile hazırlanmıştır 🙂

Professional Scrum Product Owner – PSPO 1 Sertifika Sınavına Hazırlık Süreci

Değerlendirme: 5 / 5.

PSM 1 sertifika sınavına hazırlık yaparken Türkçe kaynak bulma konusunda oldukça zorlanmış ve şuna karar vermiştim; sınavı geçip bildiklerimi paylaşacağım. Öyle de yaptım ve yazı inanılmaz görüntülenme sayılarına ulaştı. Konuyla ilgili olarak bana sorulan hemen hemen tüm sorulara da yanıt vermeye çalıştım. Bu bağlamda, sertifika almanızda katkım olduysa ne mutlu bana…

Şimdi de geçtiğimiz hafta sınavına girip kazandığım PSPO sertifikasına hazırlık sürecim ile ilgili bilgileri paylaşmak istiyorum. Umarım sınava girecekler arkadaşlar için yine bir katkı sağlayabilirim.

Genel Bilgiler

PSPO sınavının genel özellikleri PSM sınavı ile benzerlikler göstermekte. Online olarak yapılmakta; yine 80 sorudan oluşmakta ve 60 dakika süreniz var.

Sınavı geçmek için 80 sorudan minimum 68‘ine doğru cevap vermeniz gerekiyor.

Sınav ücreti 200 $ (PSM icin 150$ idi).

Sınav ücretini ödediğiniz an mailinize bir şifre gelmekte ve bu şifreyi scrum.org üzerindeki sınavı başlattığınız anda ekrana girerek ilerleyebiliyorsunuz. Şifrenin geçerlilik süresi yok, dilediğiniz zaman kullanabilirsiniz.

Gelelim sınav içeriğine…

Öncelikle şunu belirtmek isterim, sınav PSM 1 sınavı ile benzerlikler gösterse de (%50 si benim görüşüme göre benzerdi) ona göre %30 daha zor.

Çok daha uzun paragraf soruları mevcut ve sayı belirtmeksizin hangileri doğru ise hepsini işaretleyin gibi hata yapmaya açık birçok soru var.

O yüzden lütfen bu sınava iyi hazırlanarak girin, sakın acele etmeyin.

Şimdi size kendi çalışma kaynaklarımı paylaşacağım…

Son sozler…

Kendi çalışma sürecimle ilgili tüm kaynakları buraya yazmaya çalıştım, sınava girecek tüm arkadaşlara şimdiden başarılar dilerim.

Herhangi bir sorunuz olması durumunda sitedeki Bana Ulaşın adımından bana yazabilirsiniz. Elimden geldiğince tüm sorulara yanıt vermeye çalışıyorum…

Saygılarımla,

Sigortacılıkta Telematics Dönemi !

Telematik Nedir?

Telematik sözcüğü “telecommunications” ve “informatics” sözcüklerin birleşiminden oluşmaktadır ve uzak, farklı ve birbirinden bağımsız çalışan bilgisayar ağı sistemleri arasında bilginin, verinin işlenmesi ve dijital alışveriş anlamına gelmektedir.

Disiplinlerarası bir alan olarak “telematics” telekomünikasyon, araç teknolojileri, karayolu taşımacılığı, karayolu güvenliği, elektrik mühendisliği (sensörler, aletler, kablosuz iletişim, vb) ve bilgisayar bilimini (multimedya, internet, vs.) kapsar. Günümüzde bu sözcüğün anlamı daralarak otomobil ve ilgili sistemler için kullanılmaya başlamıştır. Dolayısıyla telematik, günümüzdeki anlamıyla, otomobil ile uzak bir yer arasında bilgi alışverişi anlamına gelmektedir.

Telematik sunduğu hizmetler nedeniyle bütünleşmiş bir komünikasyon altyapısına sahip olmak zorundadır. Örneğin GPS için uydu bağlantısına ihtiyaç duyarken, LBS/GIS (Location Based Service-Konum  Tabanlı Hizmetler, Geographic Information System-Coğrafi Bilgi Sistemi), trafik bilgi hizmetleri, uzaktan araç tanısı, acil yardım gibi mobil multimedya hizmetler için GSM veya UMTS gibi hücresel sistemlere, WiMAX ve WRAN gibi kablosuz genişbant sistemlerine ihtiyaç duymaktadır. Benzer şekilde, ACC (Adaptive Cruise Control, Uyarlamalı Takip Sistemi), LDWS (Lane Departure Warning System, Şerit Terki Uyarı Sistemi) ve benzeri araç güvenliği yardımcı  sistemler için, sensörlerin, kameraların, radarların eşgüdümlü çalışması gerekmektedir.*

 

Telematiğin, mobil iletişim teknolojileri, kablosuz erişim teknolojileri, katma değer hizmet sağlayıcılar, ikinci el otomobil piyasası, otomobil yedek parça, sigorta ve oto tamir gibi piyasalarda çok derin etki bırakması beklenmektedir. Telematiğin başarılı bir şekilde uygulanmasında iletişim sistemlerinin ortak çalışması ne kadar etkili ise yukarıda bahsedilen sektörlerin de eşgüdümlü çalışması o kadar etkilidir. Günümüzde Telematik hizmetleri daha çok WLAN, DSRC (Dedicated Short Range Communication-Kısa Mesafe Telsiz İletişim) gibi sistemler üzerinden verilirken ilerde bu hizmetlerin 100 Mbps iletişimi destekleyebilecek, daha ileri mobil iletişim ağları (4G) ve DMB (Digital Multimedia Broadcasting) üzerinden verilmesi beklenmektedir **
İyi Sürücüler Telematik Sayesinde SBM’den Öğrenilebilecek!

 

Araç sürücüleri için yapılan anketler(***), sürücülerin yüzde 80 oranında kendilerini ortalamanın üzerinde iyi sürücü olarak gördüklerini göstermektedir. Onlar için üzücü –ortak fikir olarak sevindirici– olan şey ise bunun böyle olmadığını,herkese gösterebilecek bir sistemin ortaya çıkması.

Uzun yıllardır sigorta şirketleri, sigortalıları için yaptığı fiyatlandırmalarda yaş, cinsiyet, meslek, sürücü tecrübesi vb. birçok farklı kriteri parametre olarak kullanılmakta; fakat istenen neticeler bir türlü alınamamaktadır. Fakat artık teknoloji sigorta şirketlerine sürücülerin gerçekten iyi sürücü olup olmadığını anlayabileceği bir şans sunuyor : “TELEMATİK SİGORTA”

 

Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi bünyesinde kurulacak sistem ile artık sigorta şirketleri, araçlarında telematik bulunan müşterilerinin sürüş bilgilerini takip ederek alışkanlıklarını ortaya çıkarabilir; kimin sözde kimin ise gerçekten iyi sürücü olduğunu kolaylıkla tespit edebilir. Birçok kişinin telematiğin bu işin tek yolu olduğuna inancı tam.

 

Sürücüleri takip işlemi aslında günümüzde çok popüler olan akıllı telefonlar aracılığı ile de yapılabilmektedir. Keza bazı sigorta şirketlerinin bunu çoktan kullanmaya başladığını da söyleyebiliriz. Buradaki ortak nokta sürüş ile ilgili bilgilerin bir şekilde data olarak alınması ve sigorta şirketleri tarafından risk fiyatlandırma çalışmalarında yorumlanabilmesi. Fakat akıllı telefonların takibi, telematikli araç takibine oranla daha az kullanılabileceği için telematik takip için çok daha güvenilir bir yöntem olacak. Sürücülerin her yıl farklı bir sigorta şirketi ile çalışma ihtimali de gözönüne alındığında merkezi bir sistem ihtiyacı ortaya çıkmakta; bu da yine Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne büyük iş düştüğünü göstermektedir.
Sürücü Performansı Nasıl Ölçülecek?

 

Amerika’da daha çok “pay-as-you-drive” –sürdüğün mesafe kadar öde– yöntemine odaklanılmış. Yani daha çok aracın yollarda harcadığı süre baz alınmakta. Başını özellikle İngiltere ve İtalya’nın çektiği Avrupa ülkelerinde ise “pay-how-you-drive” –nasıl kullandığına göre öde– yöntemi daha çok tercih edilmekte. Yani aracın yaptığı hızlar, hız değişimleri, fren sıklığı, ani fren yapma gibi sürüş tekniği ile bilgiler esas alınmakta.

 

Bu sistemlere göre iyi bir sürücü çıkmanız durumunda sigorta fiyatlarınızda %10 ile %40 arasında değişen indirimler kazanabilirsiniz.

 

Ülkemizde maalesef özellikle erkek sürücüler için yavaş ve dikkatli araba kullanmak olumsuz bir özellikmiş gibi lanse edilmekte; bunun kadın sürücülere mahsus olduğu gibi bir algı yaratılmaktadır. Bu sistem ile birlikte bu sürüş davranışının ileride kadın-erkek herkes tarafından benimsenebileceğini ve takdir edileceğini öngörebiliriz. Bugün -şirketler arasında değişlik gösterse de- özellikle genç kadın ve erkek sürücüler için daha yüksek sigorta fiyatları oluşabilmektedir. Telematik ile birlikte iyi sürücü olduğunu ispat edebilen genç sürücüler de artık çok daha uygun sigorta primleri ile karşılaşabilirler.

 

Sigorta şirketleri açısından incelediğimizde ise çok daha büyük faydaların elde edilmesi mümkün. Bugün sektörün motorlu araç sigortalarındaki hasar/prim oranları hala çok yüksek çıkmakta; sürücü bazlı bir fiyatlandırma etkili bir şekilde yapılamamaktadır. Telematik ile birlikte artık sürücü değerlendirmeleri bir takım aktüeryal varsayımlara göre değil, SBM’de tutulacak verilerin sorgulanması ile çok daha sağlıklı bir şekilde yapılabilecektir. Sürücülerin de daha dikkatli araç kullanacağını öngördüğümüzde hem sigorta sektörünün bitmeyen yarası olan hasar / prim oranlarının düşmesi sağlanacak, hem de ekonomik anlamda tüm sektör için önemli faydalar elde edilecektir.
Suistimaller Azalacak!

 

Telematiğin sigorta sektörüne bir başka faydası da sigorta suistimallerinin tespit edilebilmesini sağlaması olacak. Küçük bir hızla giden aracın çok büyük bir hasarla sigorta şirketine başvurması, söylemlerinin elde edilen veriler ile uyumsuz olması gibi durumlarda “fraud”u tespit edebilmek oldukça kolaylaşacak. Bu da irili ufaklı birçok suistimal girişiminin önüne geçilebilmesi adına çok büyük bir önem ifade etmektedir.
Kişisel Bilgiler SBM’de Güvende

 

Telematiğin tabiki sadece faydalarından bahsetmek yeterli değil. Çünkü tüm sürücülerin bu sistem hakkında bazı endişeleri de olacaktır. Bu da “kişisel bilgilerin güvenliği”. Tüm dünyada üzerinde en çok durulan konu olan “kişisel bilgilerin güvenliği” hususu, sürücülerin tereddütlerinin ortadan kaldırılması ve Telematiğin kullanımını artıracak en ciddi başlık olarak öne çıkmaktadır. Bu da yine sigorta sektörünün teknoloji ve veri merkezi olan Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ni öne çıkarmaktadır. Bugün kişilerin sağlık gibi en hassas bilgilerini dahi veri olarak toplayan SBM, “Bilgi Güvenliği”ne verdiği büyük önem ile bu tereddütleri de ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.
Sürücüler de Kendilerini Takip Edebilecek

 

Sigorta şirketlerinin SBM’de tutulacak telematik verilerini sorgulayarak primleri daha etkin olarak belirleyebileceğinden yukarıda bahsetmiştik. Tabi ki bu bilgiler sadece sigorta şirketleri ile paylaşılmayacak. Gerek akıllı telefonlarda yer alacak mobil uygulamalar gerekse de SBM tarafından sağlanacak diğer sorgulama hizmetleri sayesinde sürücüler de kendi sürüş performanlarını ve ortaya çıkan verileri anlık olarak sorgulayabilecek.
Tamamen şeffaf olacak bu sistem ile birlikte sigorta şirketleri ve sürücüler arasında yaşanabilecek prim artışları ile ilgili problemler de son bulacaktır. Umarım hem sürücüler, hem sigorta sektörü, hem de kamu yararına olabilecek bu sistem, ülkemizde de benimsenir ve başarıyla uygulanır.
Son Sözler

Telematik hizmetlerinin yaygınlaşması, daha etkin, ekonomik, eğlenceli ve güvenilir bir ulaşım sistemi için temel teşkil etmektedir. İleriki yıllarda, araba sadece ulaştırma aracı fonksiyonunu yürütmeyecek bunlara ek olarak, ofis veya eğlence merkezi olarak da kullanılacaktır. İnsanoğlunun araç başında geçirdiği süre her geçen gün artarken bu tip hizmetlere olan talep de benzer şekilde artacaktır.

Telematiğin söz konusu işlevselliğinin yanında aynı zamanda ülkemizde de çok önemli bir problem olan trafik kazalarının azaltılmasına katkıda bulunacağını, Avrupa Birliği’nde yürütülen çeşitli projeler neticesinde elde edilen başarılardan anlamak mümkündür. Ülkemiz aynı zamanda otomotiv yan sanayide oldukça güçlü bir konumda bulunmaktadır. Telematik uygulamalarına yönelik tasarlanmamış eski araçların sisteme entegrasyonunda, bu  araçlara entegre edilecek aygıtların üretiminin başlanması, bu aygıtların iyi bir dağıtım ağıyla dünyaya pazarlanması ülkemizdeki otomotiv endüstrisi için çok büyük bir fırsattır.

Sonuç olarak, ülkemizde büyük bir trafik problemi mevcuttur ve yaşanan kazaların ülkeye maddi ve manevi maliyeti inanılmaz boyuttadır. Sigorta sektöründen başlanacak olan takip sistemi ile sürücülerin daha dikkatli araç kullanmaya yönlendirilmesi sağlanacak ve başta trafik kazaları olmak üzere pek çok trafik problemi ile başa çıkılabilecektir.

Kaynakça/Resources:
*http://www.habtekus.yildiz.edu.tr/2007/cd/bildiriler/yeni_hizmet_turleri_gelecege_bakis/53.pdf
** Cho, Hanbyeog and Oh, Hyunseo, 2003, “Telematics Networks and Wireless Access Technology”, Workshop on Standardization in Telecommunications

AGİLE DÖNÜŞÜM SONRASI PROJE YÖNETİM OFİSLERİNİN GELECEĞİ

Agile fırtınası hız kesmeden devam ediyor. Bu konuda zaten herkes yeterince bilgi sahibi olmaya başladı. Ben ise bu yazımda bu dönüşümün özellikle proje ofislerini ve proje yöneticilerini nasıl etkileyeceği kısmına değineceğim.

 

Proje Yöneticileri: Bize ne olacak?

Agile dönüşümler sonrası biz ne yapacağız diyen birçok bölüm olmaya başladı. Özellikle Ürün bazlı yapılanmalar analiz, yazılım, test bölümlerinin yöneticilerini tedirgin ederken; scrum, kanban vb. yaklaşımlar da proje ofislerindeki proje yöneticilerini tedirgin etmeye başladı. Ama herkes rahat olsun, agile dönüşüm herkesi daha mutlu edecek J

Bir proje yönetim ofisi yöneticisi olarak kurumumuzda agile dönüşümü başlatan ve bunu ilk benimseyen ekip yine biz olduk.

Traditional yöntemlerde planın kontrolünü tamamen elinde bulunduran proje yöneticilerimiz scrum ile birlikte 2 adım sonrasını göremeyiz düşüncesine girdiler. Fakat işin içine girdiklerinde özellikle farklı agile takımların birlikte çalıştığı projelerde bir koordinatör ihtiyacı olduğunu çok net gözlemlediler.

 

 

PROJE YÖNETİCİLERİNE YENİ ROLLER

Peki proje ofisleri ve proje yöneticilerinin yeni rolleri ne olacak? Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, proje ofisleri artık sadece proje ofisi değil. Çevik Ofis, Agile Proje Ofisi, Proje Yönetimi ve Çevik Dönüşüm gibi isimleri bolca duyacağımızdan eminim. Bu bölümlerde yer alan arkadaşların da birçok farklı göreve hazır olması gerektiği kanısındayım.

Peki eski dönemde proje yöneticiliği yapan arkadaşların yeni rolleri neler olabilir? Buyrun bakalım…

 

intro

·  Proje Yöneticisi: Her ne kadar kurumlar agile a geçse de, mutlaka waterfall ilerlemesi gereken projeler olacaktır; bu yüzden eski bildiklerinizi hemen unutmayın J

 

 

 

 

 

 

 

PMI_Agile_Digital

·   Program Yöneticisi: Tamamen agile yürüyecek projelerde eğer birden fazla takım birlikte çalışıyorsa bunların koordinasyonunu ve release managementını yönetecek bir ünvana gerek var. Buna da biz Program Yöneticisi ünvanını uygun bulduk, sizler daha farklı isimler de kullanabilirsiniz.

 

Scrum-master-01

·    Scrum Master: Bana göre Proje Yöneticilerinin en çok kayacağı görev burası olacak gibi. Takımlardaki toplantı planlamaları, timebox kontrolü, ekibin yaşadığı sorunların çözülmesi gibi görevleri üstlenecek Scrum Masterlık görevi Proje Yöneticileri için biçilmiş kaftan.

 

 

 

1_WknIru53L-XOxCP3_f1qXA

·  Agile Coach: Scrum Masterlık görevine benzese de kurumun agile mindseti benimsemesi, eğitimlerin düzenlenmesi, yürütülecek projelerdeki metodoloyi belirlemek, güncel trendlerin takibi vb. birçok görev agile coachların görevi olacak. Kendilerini agile konusunda geliştiren proje yöneticileri bu pozisyonda da görev alabilecek.

 

 

 

15201669428927_PO-5

·   Product Owner: Diğer ünvanlara göre daha düşük bir ihtimal olsa da, işin içine girmeyi seven, ürüne hakim proje yöneticileri product owner pozisyonlarında da görev alabilecektir. 

 

what-is-a-program-manager-header@2x  

Bu ünvanların bir ya da daha fazlasını aynı anda yürütecek birçok proje yöneticisi olacaktır. Bu bir dezavantaj değil, tam tersi yetkinlik anlamında proje yöneticilerine çok daha önemli misyonlar kazandıracak önemli bir avantaj olacaktır.

O yüzden Proje Ofisleri olarak bizler de agile a direnç gösteren değil, en büyük destekçisi olmalıyız.

Go Agile…

PMP Sınavı Değişiyorrr !

Uzun zamandır PMP sınavının 2019 yılı sonunda değişeceği söyleniyordu; ama beklenen oldu ve tarihte değişikliğie gidildi.

Mevcut içerikle 30 Haziran 2020 tarihine kadar PMP sınavına girebilirsiniz. 1 Temmuz 2020 itibari ile ise yeni PMP sınavı üzerinden değerlendirileceksiniz. Eğitimi alan adayların ellerini sıkı tutmalarını öneririm.

Tüm adaylara şimdiden başarılar…

Proje Ekibi İçin Örnek Performans Değerlendirme Sistemi

Daha önceki yazılarımda proje yöneticisi için performans değerlendirme örneklerinden bahsetmiştim. Bu yazımda ise projede yer alan ekip üyelerinin performanslarının nasıl hesaplanacağı ile ilgili örnek bir modeli sizlere anlatmaya çalışacağım.

 

Neden Performans Değerlendirme Sistemi ?

Performans değerlendirme modelini anlatmaya başlamadan önce neden böyle bir sisteme ihtiyaç olduğunu çok kısa anlatmak isterim.

Şu bir gerçek ki, kimse kendisini başarısız hissetmez. Dost acı söyler lafı çok meşhurdur fakat gerçek hayatta etrafımızdaki arkadaşlarımıza kendimizi sorduğumuzda öyle düşünmeseler bile alacağımız cevap : “Harikasın, muhteşemsin, yöneticin seni iyi değerlendiremiyor!” olur.

Tabiki salt bir performans modeli ile kişinin başarısı ölçülemez fakat bir ipucu verebilir. Ben de bu ipucuyu bulmak adına bu yazıda örnek bir performans değerlendirme modeli anlatacağım.

 

Örnek Performans Değerlendirme Sistemi

Öncelikle bir ekip üyesini kimlerin en iyi değerlendirebileceğini düşünelim.

• Proje yöneticisi

• Kendi yöneticisi ve

• Projedeki diğer ekip üyeleri

Dolayısıyla sistemimizde bu 3 kriter için birer katsayı vereceğiz.

İkincil olarak ölçülebilir kriterleri ekleceğiz. Bunlar da;

• Zamana uyum

• Maliyete uyum ve

• Kalite / Metodolojiye uyum

Bu 6 kriter ile örnek performans değerlendirme sistemimizi oluşturmuş olacağız. Şimdi biraz daha detaya inelim.

 

Örnek Model

Şunu tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Burada bahsedilen kriterler örnek kriterlerdir ve kurumdan kuruma büyük farklılıklar gösterebilir. Kurumunuz için neler önemliyse onlar ile ilgili kriterleri eklemeniz ya da ağırlıklarını düzenlemeniz gerekecektir.

Aşağıda 6 kriter için belirlediğim örnek ağırlıkları görebilirsiniz:

Adsız

 

Bu kriterleri ve ölçüm metotlarını kısa kısa açıklayacak olursam:

1.Zaman (%40)

Projede ilgili kişi için atanan tasklarda deadlinelara uyum oranı. Burada önceki tasklardan kaynaklı gecikmelerin ilgili kişiye yansıtılmamasına dikkat edilmelidir.

2.Kalite/Metodolojiye Uyum (%20)

Bu kurumun hassasiyetleri ile ilgili bir kriterdir. Kişinin kaliteli iş yapmasından tutun (Ör: Yazılımcılar için çıkan bug oran), efor girişi yapma oranına veyahut toplantılara katılım oranına kadar ölçülebilir kriterler ekleyip değerlendirebilirsiniz. Biz kurumumuzda, proje yönetim yazılımımızı kullanmayı teşvik etmek amacıyla kişinin efor girişi yapma oranını ekledik.

3.Maliyet (%10)

Proje başında işin ne kadarlık bir eforla tamamlanabileceğine dair planlar yapılır. Bu efor planlamasına uyum oranı da ilgili ekip üyesi için bir değerlendirme kriteri olarak kullanılabilir.

4.Proje Ekibi Değerlendirmesi (%10)

Ekip üyesini en iyi değerlendirebilecek kişiler aslında ekipteki diğer arkadaşlarıdır. Dolayısıyla proje sonunda bir anket düzenlenerek ekibin birbirini değerlendirmesi istenebilir. Ama herkese 10/10 vermeyi seven bir miletiz 🙂 Dolayısıyla burada bir tüyo vermek isterim:

Objektifliği sağlamak amacıyla en iyi ilk 5 notu her bir not bir kişiye verilebilecek şekilde bir zorunluluk getirilebilir.

5.Fonksiyonel Yönetici Değerlendirmesi (%10)

Kişinin kendi yöneticisinin notu da performans değerlendirmesinde mutlaka olmalı. Yöneticileri tamamen devre dışı bırakıp, küstürmeyelim derim 🙂

6.Proje Yöneticisi Değerlendirmesi (%10)

En objektif değerlendirmeyi açıkcası proje yöneticisinin yapacağını düşünenlerdenim. Çünkü proje yöneticisinin ekibinden kimse bu projede yer almayacak. Dolayısıyla olayları daha üst bir bakış açısı ile görebilir ve proje bazlı olarak farklı değerlendirmeler yapabilir. O yüzden mutlaka ve mutlaka proje yöneticisinin notunu bu sisteme dahil edin.

 

Sonuç

Sadece gözlem yapabilmek adına bile olsa bir performans değerlendirme sistemi kurup bunu ekip ile paylaştığınızda sonuçların iyileşeceğini göreceksiniz. O yüzden böyle bir sisteminiz yok ise hiç zaman kaybetmeyin ve modelinizi oluşturma başlayın.

Şunu da unutmayalım: Ne kadar ölçülebilir kriterler koyabilirseniz, o kadar sistemi otomatize edebilir ve hesaplamanızı kolaylaştırabilirsiniz…

Soru ve önerileriniz için benimle Bana Ulaşın adımından her zaman irtibata geçebilirsiniz.

Saygılarımla,

Erkan ÇİNKO, MSc, PMP, PSM I

Talep Yönetimi ile Daha Kaliteli Hizmet Anlayışı

Bu yazı, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nin teknoloji dergisi “BİLGİ“de yayınlanan yazımdan alınmıştır.

for english: https://www.sbm.org.tr/dergi/10/#28

*************************************************************************************

Hizmet sektöründe yer alan her IT şirketinin en önemli süreçlerinden birisi Talep Yönetimi sürecidir.

Talep Yönetimi denilince genellikle Çağrı Yönetimi ile bir anlam karmaşası yaşandığı gözlemlenmektedir.  Talep Yönetimi aslında Çağrı Yönetimi sürecinin bir alt sürecidir. Talep Yönetimi sürecini doğru konumlandırabilmek için öncelikle Çağrı Yönetimi sürecinin doğru bir şekilde yapılandırılması ve bu süreçlerin çıktılarının Talep Yönetimi sürecinin bir girdisi olacak şekilde bir tasarım yapılması gerekmektedir. Bu konuyu ilerleyen bölümlerde daha detaylı anlatmaya çalışacağım.

Service Delivery Model

ITIL ve Talep Yönetimi İlişkisi

Talep Yönetimi sürecine ait iyi uygulama örneklerini incelediğimizde ITIL baz alınarak oluşturulduğunu gözlemleyebilirsiniz. Dolayısıyla yazıya biraz ITIL dan bahsederek başlamak doğru olacaktır.

ITIL (Information Technologies Infrastructure Library- Bilgi Teknolojisi Altyapı Kütüphanesi) BT servislerini eksiksiz ve en iyi kalitede yönetmek için geliştirilmiş ve servis yönetimini en iyi şekilde sürdürmek için kullanıcılara rehberlik etmektedir. ITIL, doğru servislerin, doğru müşterilere, müşteri ihtiyaçları göz önüne alınarak tasarlanması ve mümkün olduğu kadar yüksek verimlilikle çalıştırılması esaslarına dayanan; tüm bu şartlar sağlandıktan sonra ise servislerin sürekli olarak iyileştirilmesini öngören endüstriyel bir “best practice” ( en iyi uygulamalar ) kütüphanesidir.

itil

Fakat ITIL bize servislerimiz ile ilgili yapılması gerekenleri doğrudan göstermez; bunun nedeni her işletmenin farklı servislere, her servisin ise farklı işlemlere ihtiyaç duymasıdır. Ancak genel olarak servis mimarisini ve bu mimarinin oluşturulması veya iyileştirilmesi için takip edilmesi gereken tüm yolları açıkça gösterir. Talep Yönetimi de ITIL ın rehberlik ettiği konulardan yalnızca bir tanesidir.

 

Çağrı Yönetimi

Çağrı Yönetimi sürecinin en kilit noktası, tüm çağrıların Merkezi bir sistemde toplanmasını sağlamaktır. İster iç kullanıcı, ister dış kullanıcı olsun, gelen tüm çağrılar Merkezi bir sistem üzerinde tutulmalı ve burada kategorize edilmelidir. Tüm raporlamalar bu Merkezi sistem üzerinden yapılmalı ve sonrasında oluşacak çözüm süreçleri de yine buradan yönetilmelidir.

cagrı

Gelen çağrılar çoğunlukla 4 ayrı kategoriye ayrılır. Bunlar;

1. Yardım

2. İstek

3. Hata

4. Talep

şeklindedir.

Bu tipleri kısaca açıklayacak olursak;

1. Yardım : Verilen hizmetlerle ilgili bir kullanıcı rehberliği ihtiyacı olan çağrılar için kullanılır. Örneğin; şifreyi yenileme işleminin nereden yapılacağı ile ilgili bir çağrı bu kategoriye girer. Bu tip çağrılar First Level Support diye adlandırılan 1. Seviye Destek ekipleri ile çözümlenecek konulardır.

2. İstek : Mevcut Hizmet ve servislere erişim talepleri istek tipindeki çağrılar olara sınıflandırılır. Bu tip çağrılar da  Seviye Destek ekipleri ile çözümlenebilir. Buradaki çağrı tipine, mevcut bir web uygulaması ekranına bir kullanıcının erişim yetkisi verilmesini örnek olarak gösterebiliriz.

3. Hata(Sorun) : Bir servis ya da hizmetin beklenen fonksiyonlarını yerine getiremediği durumlardır. Bu durumda gelen çağrılar hızlıca irdelenmeli ve hatanın önem/aciliyet durumuna göre Seviye destek birimlerine ya da ilgili iş birimlerine bildirilmesi gerekmektedir.

4. Talep : Bu yazının konusu olan Talep Yönetimi aslında bu Çağrı tipi ile başlamaktadır. Talep tipindeki çağrıları yeni bir servis ya da Hizmet talebi olarak tanımlayabiliriz. Bu tip bir Çağrı geldiğinde aslında Talep Yönetimi süreci başlamış olur.

 

Talep Yönetimi Süreci

Yukarıda da bahsedildiği üzere aslında gelen çağrıların Yardım, İstek ya da Hata kategorisinde olması durumunda bu çağrılar genellikle 1. Seviye ya da 2.Seviye destek birimleri ile çözümlenebilmektedir.

Eğer gelen çağrı “Yeni Servis/Hizmet Talebi” şeklinde ise bu talep öncelikle kurumunuzda taleplerin yönetiminden sorumlu ekibe aktarılmalıdır.

talep_yon

Talep Yönetimi birimine aktarılan tüm talepler için -eğer kurumunuzda bir proje yönetim ofisi var ise- öncelikle talep mi proje mi kararı verilmelidir. Bu sınıflandırmanın amacı; gelen isteğin kapsamlı bir talep olması durumunda paydaşların da sürece dahil edilmesi ile proje olarak takip edilmesi ve sürecin daha verimli yönetilmesini sağlamaktır.

Özetlersek, gelen istek nispeten daha küçük boyutta bir istek ise, talep ilgili iş birimine aktarılmalı iken; daha geniş kapsamlı ve paydaş sayısı nispeten daha çok olan talepler proje olarak ele alınmalı ve Proje Yönetim Ofisine yönlendirilmelidir.

Kurumunuza gelen tüm taleplerin değerlendirilmesi ve önceliklendirilmesi sürecin 2. adımı olmalıdır. Bu işlem için kurum içerisinde farklı bölümlerde çalışan  kişilerden oluşturabileceğiniz bir  Talep Değerlendirme ve Önceliklendirme Komitesi kurabilir ve periyodik olarak (örneğin ayda 1) toplanan bu komite ile talepleri değerlendirebilirsiniz. Bu sayede tüm talepler, önem / öncelik derecesine göre kategorize edilebilir.

Önceliklendirme kriterlerinden bazılarını aşağıda görüntüleyebilirsiniz:

öncelik

Bu bilgiler ışığında tüm talepler niteliğine göre ilgili İş Birimi Portföylerine ya da Proje Yönetim Ofisine aktarılır.

Talep tipindeki istekler Servis Masası ürününüz üzerinden daha önce tanımlanmış süreçlerinize göre yönetilmeli ve izlenmelidir. Proje tipindeki istekler ise Proje Yönetim aracınız üzerinden izlenmeli ve kontrol edilmelidir.

Proje tipindeki talepler Servis Masası ve varsa Talep Değerlendirme Komiteniz tarafından ölçeklendirilmeli ve Proje Yönetim Ofisinize aktarılmalıdır.

Aşağıda proje ölçeklendirme kriterlerinden bazılarını görüntüleyebilirsiniz:

ölçke

Ölçeklendirme sonucuna göre projeler genellikle (her kurumda farklı olabilir) kategorize edilir. Çünkü projelerin yönetimi de bu kategorizasyonlara göre farklılar gösterebilir. Örneğin X tipi bir projede Maliyet Yönetimi planı yapılması beklenmezken; Y tipi bir projede hem Maliyet Yönetimi planı hem de Risk Yönetimi planının yapılması kurumunuz tarafından beklenebilir.

Dünya genelinde çoğunlukla kullanılan ve iyi uygulama örneklerini incelediğimizde bizim de kullanmaya karar verdiğimiz proje kategorizasyon tipleri Küçük, Orta ve Büyük proje şeklindedir.

Örnek(*) bir ölçeklendirme bazlı yönetim şeklini  aşağıda görüntüleyebilirsiniz:

(*)https://hcis.healthcare.uiowa.edu

Sonraki adımda, ölçeklendirilen ve önceliklendirilen tüm talep ve projeler ilgili birimlere dağıtılmalıdır. Sorumlu ekipler tarafından yürütülen bu isteklerin genel takibi Merkezi Talep Yönetimi ekibi tarafından belirli periyotlar ile kontrol edilmeli ve aksayan durumlarda derhal müdahele edilmelidir.

Haftalık olarak yapılan değerlendirme toplantıları ile bu taleplerin gözden geçirilmesi ve son durum bilgilerinin alınması izleme ve kontrol sürecinin en önemli adımı olacaktır. Bu işlemlerin periyodik olarak yapılması ve sürekli raporlanması büyük önem arzetmektedir.

Bu işlemlerin mümkün ise otomasyona dönüştürülmesi, kurumunuz adına önemli maliyet avantajları yaratabilir. Örneğin yürütülen tüm projelerin haftalık olarak yönetime raporlanması işleminin otomasyona alınması sayesinde projelerin durumları, tamamlanma oranları, maliyet bilgileri, haftalık olarak tamamlanan işler ve gelecek hafta yapılacak işler gibi bilgilere anlık olarak erişilebilmesi sağlanabilir.

Değerlendirmeler sırasında tamamlandığı tespit edilen tüm talepler de bu raporlamalarda gösterilmeli ve üst yönetim bilgilendirilmelidir.

 Talep Yönetimi ile Performans Değerlendirme

Tamamlanan her talep ve proje için genellikle performans değerlendirmeleri de yapılmalıdır. İyi uygulama örneklerini incelediğimizde, çoğunlukla talep ve proje tipi için 2 ayrı Proje Başarı Puanı hesaplamasının yapılabileceği gözlemlenmiş olup, aşağıda kullanılabilecek hesaplama kriterleri ile ilgili örnek bilgilere ulaşabilirsiniz.

Talepler için Örnek Performans Değerlendirme Kriterleri

talep_performnasn

Projeler için Örnek Performans Değerlendirme Kriterleri

proje_performans

Bu değerlendirmeler ekiplerinizin yıl sonu performans değerlendirmesinde belirli bir oranda olacak şekilde bir girdi olarak kullanılabilir ve bu sayede daha ölçülebilir KPI metrikleri oluşturabilirsiniz.

Bu sürece ilaveten hazırlanabilecek dashboardlar ile de üst yönetimin çalışan performanslarını  izlemesi sağlanabilir. Aşağıdaki şekilde örnek bir dashboard görselini inceleyebilirsiniz.

 Örnek Proje Başarı Skoru Dashboardu

proje_basari

Talep Yönetimi Özet Döngüsü

Talep Yönetimi her kurumun kendi ihtiyaçları doğrultusunda tasarlayabileceği bir süreçtir. Bu yazıda sizlere özet olarak Talep Yönetiminin kurumunuzda nasıl yapılandırılabileceği ile ilgili bilgiler vermeye çalıştım. Ama nihai durumda bu süreç kurumdan kuruma birçok farklılık gösterebilir. Burada tamamen yeni bir Talep Yönetimi süreci oturtmaya çalışan kurumlara genel bir fikir vermesi hedeflenmiştir.

Aşağıdaki görselde de tüm bu sürecin özet döngüsünü inceleyebilirsiniz:

ozet_dongu

Sonuç olarak, Talep Yönetimi Sürecinizi yukarıda anahatlarıyla bahsetmeye çalıştığım gibi oluşturabilirseniz, aşağıdaki gibi birçok kazanım elde edebilirsiniz:

• Süreç hakimiyetini sağlamak; görev ve sorumlulukları belirlemek,

• BT hedeflerinin iş ile uyumlu olmasını desteklemek,

• İş ile uyumlu performans kriterlerin tanımlanmasını sağlamak,

• Müşteri ve tedarikçilerle hizmet seviyesi anlaşmalarının imzalanmasını ve bunların izlenmesini sağlamak,

• Kapasite kullanımının ve tedariğinin optimize edilmesi sürecini desteklemek,

• Çalışan memnuniyetini desteklemek.

 

Saygılarımla,

Erkan ÇİNKO, MSc, PMP, PSM I

Projelerde Performans Yönetimi

Hepimizin bildiği ve yaşadığı üzere; birçok şirkette yılda birkez olmak kaydıyla performans primleri dağıtılır; ve hepimiz biliriz ki o yıl hepimiz çok iyi çalışmış ve en iyi performansı biz hak etmişizdir 🙂

Ama maalesef performans primleri dağıtıldıktan sonra çoğu çalışan mutsuz olmakta ve düşük performansının nedenlerini sorgulamakta; yöneticilerinden tatmin edici bir cevap bulamayınca da çalışmalarını mutsuz bir şekilde devam ettirmekte ya da çözümü işten ayrılmakta bulmakta. Bu tatminsizliğin en önemli nedeni, sene başında çalışanlara hedeflerin belirtilmemiş olması ve hedefini bilmeden çalışan çalışanların sene sonunda tamamen yöneticilerinin subjektif değerlendirmeleri ile bir performans notu almasından kaynaklanmaktadır.

Olması gereken, sene başında KPI hedeflerinin belirlenmiş ve bu KPI ların çalışanlar ile paylaşılmış olması; bu metriklerin de ölçülebilir nitelikte olmasıdır.

Ben bu yazımda IK performans yönetimi konusunun detaylarına çok fazla girmeyeceğim. Bu konuyu sonraki yazılarımda anlatmaya çalışacağım.

Bu yazı özelinde aslında yukarıda bahsettiğim IK performans yönetiminin bir parçası olan, projelerdeki KPI değerlendirme sürecinden bahsedeceğim. Yazımı, daha önce projelerde hiç performans yönetimi yapmayan proje yönetim ofisleri için bir başlangıç adımı olarak düşünebilirsiniz. Bunu anlatırken hemen uygulamaya geçebilmeniz amacıyla örnek bir hesaplama yöntemi de kullanıyor olacağım.

PROJE KPI’LARI

Öncelikle Projenin KPI’larının Proje Yöneticisi ve Proje Ekip Üyeleri için ayrı ayrı hesaplanmasının daha doğru olacağı kanısındayım. Çünkü her iki rol için farklı değerlendirmeler sözkonusu olacaktır.

Şimdi proje yöneticisi için uygulanacak KPI’ları ve ölçüm kriterlerini sırasıyla inceleyelim.

Proje Yöneticisi için Proje KPI Karnesi

Projelerdeki üçgeni bilmeyeniniz yoktur.

time_quality

  • KAPSAM
  • ZAMAN
  • MALİYET

ve tam ortalarında KALİTE.

Dolayısıyla bu 4 başlık ile ilgili mutlaka bir KPI nız olmalı.

Bunlarla birlikte kurumsal bir firmada çalışıyorsanız, mutlaka bir Proje Yönetim Metodolojiniz var demektir (https://erkancinko.wordpress.com/2016/12/31/proje-yonetim-metodolojiniz-var-mi/ linkindeki yazımı okuyabilirsiniz). Bu yüzden 5. Kriter olarak Proje Yönetim Metodolojisine Uyum başlığını da KPI’lara ekliyorum.

Son olarak günümüzün en önemli konusu Paydaş memnuniyeti ile KPI larımızı tamamlıyoruz.

Toplamda oluşan 6 KPI’mız;

  1. KAPSAM
  2. ZAMAN
  3. MALİYET
  4. KALİTE
  5. METODOLOJİYE UYUM
  6. PAYDAŞ MEMNUNİYETİ

 Şimdi gelin bu kriterlere ait örnek hesaplama yöntemlerini bir inceleyelim.

 KPI Hesaplama Yöntemleri ve Ağırlıkları

  1. Kapsam (%20)

Kapsam, projenin namusudur. Dolayısıyla proje yöneticisi için en önemli KPI’lardan biri olarak KAPSAMın yerine getirilmesini öngörebiliriz. Kapsam için ölçüm şu şekilde yapılabilir;

Projenin başında belirlenen kapsama ilişkin ortaya çıkan gereksinimler ile proje sonunda bu gereksinimlerin tamamlanma oranına göre KAPSAM puanı belli olur. Örneğin;

Proje başında Kapsama ilişkin 20 gereksinim belirlenmiş olsun.

Proje sonunda da 18 gereksinimin tamamlandığı ve projenin bu şekilde kapatıldığı varsayılsın.

Bu KPI dan alınacak puan 18/20 * 20 (Kapsam Ağırlığı) = 18 puan olarak hesaplanacaktır.

  1. Zaman (%20)

Proje yönetiminde belki de en önemli konu projenin zamanında bitmesidir. Dolayısıyla biz de zamanı önemli bir KPI olarak listeye ekliyoruz.

Hesaplama yöntemi ise gecikme oranına göre hesaplanabilir:

  • Gecikme oranı = (gerçekleşen bitiş – planlanan bitiş) / proje süresi

[NOT: Gerçekleşen bitiş, planlanan bitişten önce ise tam puan alınır. ]

KPI Puanı ;

%0 < gecikme oranı <= % 5 ise 17,5;

%5 < gecikme oranı <= % 10 ise 15;

%10 < gecikme oranı <= % 20 ise 10;

%20 < gecikme oranı <= % 30 ise 7,5;

%30 < gecikme oranı <= % 50 ise 5 ve

%50 < gecikme oranı ise 0 olarak hesaplanabilir.

Örneğin;

100 günlük bir proje düşünelim. Bu proje 10 gün gecikmiş ise gecikme oranı;

10 / 100 =  %10 olup bu KPI dan alınacak puan 15 olarak hesaplanacaktır.

NOT : Burada zaman planlamalarının çok fazla buffer ile yapılmasını engellemek adına planlanan bitiş tarihinden çok önce biten projeler için de benzer bir sistemle puan azaltması yapılabilir.

  1. Maliyet (%15)

Maliyet konusu bazı kurumlar için çok büyük önem arzetmekte olup, bazı kurumlar için çok fazla önemsenmemektedir. Dolayısıyla bu kriter için ağırlıklarınızı kurumun hedeflerine bağlı olarak revize etmeniz gerekebilir.

Maliyet KPI hesaplamalarında proje başında planlanan adam.gün maliyetinin proje sonundaki gerçekleşen adam.gün maliyeti ve işçilik dışı maliyetler gözönüne alınabilir.

Zaman KPI için belirlenen hesaplama yöntemi ve aralıklar için maliyet için de kullanılabilir.

  • Maliyet aşım oranı = (gerçekleşen bitiş maliyeti – planlanan proje maliyeti) / Planlanan proje maliyeti

[NOT: Gerçekleşen bitiş, planlanan bitişten az ise tam puan alınır. ]

KPI Puanı ;

%0 < Maliyet aşım oranı <= % 5 ise 17,5;

%5 < Maliyet aşım oranı <= % 10 ise 15;

%10 < Maliyet aşım oranı <= % 20 ise 10;

%20 < Maliyet aşım oranı <= % 30 ise 7,5;

%30 < Maliyet aşım oranı <= % 50 ise 5 ve

%50 < Maliyet aşım oranı ise 0 olarak hesaplanabilir.

NOT : Burada maliyet planlamalarının çok fazla buffer ile yapılmasını engellemek adına planlanan maliyete göre çok daha düşük maliyetlerde tamamlanan projeler için de benzer bir sistemle puan azaltması yapılabilir.

  1. Kalite (%15)

KPI lar içerisinde ölçülebilir hesaplama yöntemi açısından en zor kriter olarak Kalite göze çarpmakta.

Birbirinden çok farklı projeler olmakla birlikte özellikle yazılım sektörü açısından düşünüldüğünde proje bittikten sonra ortaya çıkan bug lar kalite KPI puanını belirleyecektir (Bir yazılım projesi yapılmıyorsa kalite için farklı kriterlerin proje başında belirleniyor olması gerekmektedir).

KPI puanı;

  • 0 bug için 15 puan
  • 1 bug için 10 puan
  • 2 bug için 5 puan
  • 3 bug ve üzeri için 0 puan olarak belirlenebilir.
  1. Proje Yönetim Metodolosine Uyum (%15)

Proje yönetim metodolojisi olmayan bir proje yönetim ofisinin bu kriteri KPI’lara eklemesi mümkün olmayacak. Doğrusu öncelikle bu metodolojinin tanımlanmış olması  olacaktır (ilgili yazıma bu linkten ulaşabilirsiniz).

Metodolojinin var olduğu varsayımından yola çıkarak bu KPI’ın hesaplama yöntemini şöyle hesaplayabiliriz.

= Projede uygulanan metodoloji adım sayısı / Proje tipine göre uygulanması gereken adım sayısı

Örneğin;

Kurumun proje yönetim metodolojisi aşağıdaki gibi olsun(*) ve yönettiğimiz proje Küçük tip bir proje olsun.

Phase Activities/Deliverables Template Project Class
Small Medium Large
Initiating
Initiating Project Request Document (PID) .doc X X X
Business Case X X X
Project Governance X X
Project Classification & Sizing .xls X X X
Assign Project Manager/Lead X X
Phase Sign-off/Closure Document .doc X X
Planning
Planning Planning Kick-Off Meeting X X
Project Charter .doc X X
Project Approach X X X
Work Plan – Schedule Development .doc X X
Project Team Structure/Roles & Responsibilites .doc X X
Risk Management Plan X
Time Management Plan X
Cost Management Plan X X
Resource Plan/Team assignments X
Issue Management Plan X
Communications Management Plan X X X
Scope Management Plan X
Phase Sign-off Document .doc X
Executing/Implementing
Executing
Implementing
Project Kick -off Meeting X X
Deliverables X X
Manage Communications X X X
Manage Risks X X
Manage Schedule X X
Manage Scope X X X
Manage Costs X X
Manage Issues X X
Phase Sign-off/Closure Document .doc X
Closure
Closure Formal Acceptance X X
Transition to Production/Operations X X X
Contract Closure X X
Lessons Learned X
Administrative Closure Documentation X X X
Project Sign-off/Closure Document .doc X X X
Celebrate X X
Monitoring & Controlling
Monitoring
&
Controlling
Status Report .doc X X X
Visual Project Plan .xls X X
Approved Changes X X
Perfomance measures X
Contract changes X
Document Issues X X
Conduct Status Review meetings X X
Corrective actions X
Monitoring and Controlling Checklist X
Change Requests .doc X X

(*)https://hcis.healthcare.uiowa.edu

Küçük tip projelerde göreceğiniz üzere metodolojimizde uygulanması gereken adım sayısı 11. Bu adımlardan projede 6’sı uygulanmış ise bu KPI’dan alınacak puan 15 * (6/11) = 8,2 olarak hesaplanacaktır.

  1. Paydaş / Yönetim Memnuniyeti (%15)

Zaman, kapsam, maliyet, kalite herşey yolunda gitmiş olabilir; fakat önemli konulardan biri de paydaşların memnuniyeti. Paydaş memnun değil ise projeden tam not almak doğru olmayacaktır. Dolayısıyla paydaş memnuniyeti de proje yöneticisinin notu açısından önem arzetmekte.

Hesaplama yöntemine gelecek olursak;

5 soruluk 5 puan üzerinden verilebilecek bir anket yeterli olacaktır.

Ankette ;

  • Projenin yönetiminden memnun kaldınız mı? (Çok İyi, İyi, ….)
  • Proje çıktısı beklentilerinizi karşılıyor mu?
  • Projede karşılaşılan sorunlar hızlıca çözümlendi mi?
  • Projede kullanılan iletişim yöntemleri yeterli miydi?
  • Genel anlamıyla projeye vereceğiniz puan ?

gibi sorular ile 15 puan üzerinden bu KPI için puanınızı öğrenebilirsiniz.

KPI HESAP ÖZETİ

  1. Kapsam (%20)
  2. Zaman (%20)
  3. Maliyet (%15)
  4. Kalite (%15)
  5. Proje Yönetim Metodolosine Uyum (%15)
  6. Paydaş / Yönetim Memnuniyeti (%15)

 

Bir proje için yukarıdaki 6 kritere göre hesaplanmış puan proje yöneticisinin o proje için alacağı performans puanını gösterecektir. Yönetilen tüm projeler için bu tarz bir hesaplama yapılarak ortalaması alındığında Proje Yöneticisi için yıllık Genel Proje KPI puanı belirlenmiş olacaktır. Bu puanın IK performans yönetimi açısından belirli bir oranda değerlendirmeye alınması, projelerin başarısını teşvik edecek bir adım olması anlamında da önem arzetmektedir.

SONUÇ

Tabiki yukarıda bahsedilen kriterler, oranlar ve hesaplama yöntemleri kurumdan kuruma çok büyük farklılıklar gösterebilir. Burada sadece bir mantalite anlatılmaya çalışılmıştır. Bu uygulama örneğini kurumunuzun işleyişlerine göre revize etmeniz, belki de tamamen değiştirmeniz de gerekebilir.  Unutmayın ki ne kadar draft bir yöntem olursa olsun, proje KPI değerlendirmesi yapıyor iseniz projelerinizin çok daha iyi bir şekilde yönetildiğini görebileceksiniz .

Yazımın ilk bölümünü burada bitiriyorum. İkinci kısımda proje ekibi için hesaplama yöntemlerini anlatıyor olacağım. Umarım kafanızda birşeyler canlandırabilmişimdir.

Soru ve görüşleriniz için yorum alanından ya da Bana Ulaşın linkini kullanarak benimle irtibata geçebilirsiniz.

Saygılarımla,

Erkan ÇİNKO, MSc, PMP, PSM I

Trafik Sigortası Prim Kavgası !

240220151309524833280_2

Trafik Sigortası Neden Bu Kadar Yükseldi ?

Bu aralar Star Wars kadar konuşulan bir konu daha var. “Trafik sigortası prim savaşları”.

Tüm araç sürücülerinin kafasında tek bir soru var – Trafik sigortası neden  bu kadar yükseldi ?”

İşin ilginç olan tarafı ise sigorta şirketleri içerisinde bunun tam tersi bir durum sözkonusu. Onların akıllarındaki soru ise “Trafik sigortası neden bu kadar ucuz?”

Bu yazımda hem sektör içerisinden biri, hem de bir sigortalı olarak bu sorunu objektif olarak irdelemeye çalıştım.

Trafik Sigortası Nedir Biliyor Muyuz?

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki maalesef sigortalılar olarak trafik sigortasının daha tam olarak ne işe yaradığını bile bilmiyoruz. Zorunlu olduğu için yaptırdığımız bu sigortanın aslında bizim için çok ama çok önemli bir sigorta olduğunu biliyor musunuz?

Trafik sigortası, motorlu araçlar 3.şahıs sorumluluk sigortası olarak da izah edilen bir sigortadır. Bu sigorta, sizin kusurunuz nedeniyle yapmış olduğunuz maddi/yaralanmalı ya da ölümlü bir kazada karşı tarafın zararını/bedelini sizin yerinize öder.

Yani, bir araca mı çarptınız – o araçta meydana gelen hasarı belirli limitlere kadar trafik sigortanız öder. Ya da Allah korusun bir kişiye çarptınız ve ölümüne neden oldunuz. O kişinin -belirli hesaplama yöntemlerine göre- yakınlarına verilecek olan destekten yoksun kalma tazminatını sizin yerinize öderki, bu rakamlar çarptığınız kişiye bağlı olarak milyon TL lere kadar yükselebilecek rakamlardır.

Burada şunu çok net anlamalıyız ki, trafik sigortasız dolaşmak -maddi anlamda- saatli bir bomba ile dolaşmak gibidir.

Peki Ya Nedir Bu Limitler?

Yukarıda bahsetmiştim. Trafik sigortası maddi ya da ölümlü kazalarda kusur oranımıza bağlı olarak belirli limitlere kadar ödeme yapar. Bu limitler hiç de azımsanacak küçüklükte değildir.

1.1.2016 tarihinden itibaren geçerli trafik sigortası limitleri(*) aşağıdaki gibidir.

Buradaki tabloyu kısaca şöyle özetleyebiliriz.

  • Maddi hasarlı bir kazada 62.000 TL
  • Sakatlanma ve ölüm için 3.100.000 TL ‘ye

kadarki giderler trafik sigortanız tarafından karşılanabilmektedir. Bunlar gerçekten inanılmaz rakamlar. Bizler 300 – 500 TL öderken, sigorta şirketi 3 milyon TL lik bir riskin altına girmekte. Trafik sigortası kaskoya nasıl yaklaşır soruları vardı. Unutmayın ki kasko yalnızca sizin aracınızdaki hasarları aracınızın bedeline kadar öderken, trafik sigortanız 3 milyon TL lik hasarları ödemeye hazır.

Kafanızda birşeyler oluştu ise artık asıl konumuza geçebiliriz.

Neden Son Birkaç Yılda Primler Arttı ?

Primlerin artış sebebine gelmeden önce primlerin belirlenme yöntemi geçmişine kısaca bir bakalım.

Uzun bir zaman Hazine Müsteşarlığı tarafından sabit olarak belirlenen trafik sigortası primleri, önce yarı serbestliğe geçmiş (tavan fiyat uygulaması); sonrasında da tam serbestliğe geçmiştir. Artık trafik sigortası primleri sigorta şirketleri tarafından -rekabet ortamının da sağlanabilmesi amacıyla- serbestçe belirlenebilmektedir.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye Sigorta Birliği (TSB) nin yayınladığı bir rapor sigorta şirketleri açısından durumun ne kadar içler acısı olduğunu çok açık ortaya koymaktadır.

 

Son 10 yılda 7 milyar TL zarar !

Evet, yanlış duymadınız. TSB tarafından yayınlanan rapora göre; sigorta şirketleri son 10 yılda trafik sigortasından 7 milyar TL zarar etmiş durumda. Uzun bir zaman Trafik sigortasındaki zararları farklı ürünler ile telafi edebilen sigorta sektörü, artık bu ürünlerin de yetersiz kalması ile çareyi yüksek fiyatlandırmada bulmuştur.

Prim Artış Sebepleri

Primleri arttıran birçok sebep var, buyrun bazılarını inceleyelim…

  • Serbest dönem öncesi primler olması gerekenden çok düşüktü; dolayısıyla bu primlere alışan sigortalılar yükselen primlere anlam veremedi.
  • Özellikle ölümlü hasarlarda ödenen tazminat tutarları giderek artıyor. Bu ödemelerin formülize edilmesi şart.
  • Belki de sektörün en büyük sorunu. Sahte beyanlar, sahte belgeler ile sigorta şirketlerinden para almaya çalışan bazı uyanıklar maalesef dürüst sigortalıların da priminin artmasına neden oluyor. Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi tarafından kurulan Fraud Framework ile bunların azalacağını düşünüyorum.
  • Sadece aktüeryal hesaplamalar ile primlerin belirlenmesi. İstatistik prim hesabında çok önemli bir konu; ama salt kullanılamayacağı artık çok aşikar.
  • Değer Kaybı. Trafik sigortası genel şartlarına eklenen yeni maddeler ile artık sigortalılar değer kaybı tazminatlarını da sigorta şirketlerinden tazmin edebiliyorlar. Bu da sigorta şirketlerine ek bir maliyet getiriyor.

Bu ve bunun gibi birçok madde daha sayabiliriz. Ama bunların hiçbiri trafik sigortasındaki artışın açıklanması adına sigortalıları tatmin edecek bir cevap olmayacak, biliyorum. Sigorta şirketlerinin de yapması gereken birçok madde var elbette. Şimdi sigorta şirketleri açısından olayı bir inceleyelim…

Sadece Fiyat Artırmak Çözüm Müdür?

Kesinlikle hayır. Sigorta sektörünün geçmişte bu konuda yaptığı en büyük hata, kusurlu sürücülerin maliyetlerini kusursuz sürücülere de yüklemesi ve bunun sonucunda oluşan memnuniyetsizliklerdi.

Bugün trafik sigortasındaki hasar frekansı %8 civarında. Yani her 100 poliçeden 92 si poliçe dönemini hasarsız bir şekilde atlatıyor. O zaman %8 lik kısmın maliyetini %92 lik büyük bir kısma yüklemek sizce ne kadar doğru. %8 lik kısmı tespit edip sadece hasarlı sürücülere bu prim artışlarını yansıtmak aslında toplumun büyük bir bölümünü memnun edecek ve bu kadar tartışma aslında hiç yaşanmayacaktı.

Düşüncem, teknolojinin büyük bir hızla ilerlemesi ve Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi gibi tüm verilerin ortak merkezi olan bir kurumun sağladığı bilgiler ile artık çok daha iyi bir prim politikası izlenebileceği şeklinde.

Gerek kişi bazlı risk skorları olsun, gerekse de telematik dediğimiz araç takip sistemlerinden gelecek veriler ile artık iyi ve kötü sürücüler çok daha kolay bir şekilde ayırt edilebilecek ve fiyatlandırmalar da daha doğru yapılabilecektir. Sigorta şirketlerinin bu teknolojik gelişmelere olan uyum hızı, memnuniyetsizliklerin azalması adına büyük önem arzetmektedir.

Sigortalılara Neden Yüksek Fiyat Çıkardığınızı Söylüyor Musunuz?

Aslında bu konunun bu kadar büyümesinin bir nedeni de sigorta şirketlerinin sigortalılarına fiyat konusunda yeterince açıklama yapmamasından kaynaklanıyor. Sadece sektörün trafik sigortasından zarar edildiğinin söylenmesi sigortalıları açıkcası çok da tatmin etmiyor.

Bunun yerine benim önerim kişiselleştirilmiş açıklama metinlerinin de teklif ile birlikte sigortalılara gönderilmesi.

Örneğin, bir otomobil sahibi sigortalı, başvurduğu şirketten çok yüksek bir trafik sigortası teklifi almış olsun. Siz sadece yüksek bir fiyat teklifi yaparsanız sigortalı sigortam neden bu kadar yükseldi, yine mi zam geldi, gibi sorular sormaya başlayacaktır.

Bunun yerine prim teklifi ile birlikte;

  • Geçen yıl 3 kaza yapmışsınız.
  • 3 kaza için toplam 5.000 TL ödemişiz.
  • Ortalama bir sürücü günde 3 saat trafikte iken, sizin ortalamanız 8 saat.
  • Geçen sene X lira ödemişsiniz, bu seneki teklifimiz Y lira olup bunların toplamı bile geçen yıl size ödenen paradan düşük olacaktır vb. gibi bilgiler dönülebilir.

Ya da iyi bir sürücü için;

  • Geçen yıl hiç kaza yapmamışsınız,
  • Aracınızı geçen yıl sadece X kilometre kullanmışsınız,

bu yüzden size extra %Y indirim yaptık gibi bilgiler dönülebilir.

Bu tip bilgiler az da olsa sigortalıları daha detaylı düşünmeye ve dolayısıyla oluşan primlere daha az itiraz etmeye sevkedebilir.

Tartışmaları bitirecek yeni döneme hazır olun…

Sigortalılar açısından fiyatların birden bu kadar artmasına olan tepkilere hak veriyorum; ama sigortalı olarak ne kadar büyük bir riski teminat altına aldığımızı da unutmayalım. Trafik sigortası olmadan dolaşmak 3 milyon TL lik bir riski her an karşımıza çıkarabilir. Dolayısıyla ödeyeceğimiz prim buna bedel, yeterki adil olsun.

Şirketler açısından ise acil olarak daha adil bir fiyatlandırma sistemi kurulmasını en öncelikli iş olarak görüyorum. Çünkü bu şartlarda müşterileri ellerinde tutabilmek çok da mümkün görünmüyor.

Önümüzdeki yıllarda sigorta sektörünün teknoloji ile bütünleşmesi ile birlikte yeni ürünler, yeni fiyatlandırma stratejileri bizleri bekliyor. Ben çok daha adaletli bir prim sisteminin yakın bir zamanda oluşacağına eminim.

Biraz sabır, biraz da özverili bir çalışma ile Dünya’ya örnek olabilecek uygulamalar geliştireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.

Artık iyi sürücüler çok düşük fiyatlar, kötü araç kullananlar ise daha da yüksek fiyatlar ödemeye hazır olsun.

Saygılarımla,